9 Şubat 2014 Pazar

Eyvah Eyvah! Sade bir hayatın keyfi:)

İkincisinin çekimlerinden sonra 3. çekilmeyecek demişti Demirer ve Akbağ. İçimden vay be demiştim ve takdir etmiştim. Zirvede bırakacaklardı:) Bu sebeple son filme tepkiliydim ve gitmemeyi düşünmüştüm aslında ama komedi seyretmenin çekiciliği unutturdu herşeyi:)

Cuma akşamı iş çıkışı karar verdik Eyvah Eyvah 3'e gitmeye. Korupark'da 4 salonda oynuyor ve hiç boş yer yok! Haftanın yorgunluğu öyle çökmüştü ki, Cumartesi'ye erteledik sinema planını.

Bu filmin en başarılı yanı keşfettiği yer ve insanlar. Geyikli'yi ve candan, samimi insan tiplemelerini iyi ki keşfetmiş Ata Demirer. Sadeliğin içindeki zenginliği öyle güzel anlatıyor ki bu film.

Hani hayatın koşuşturmacasından bunalırsınız da bir sahil kenarında soluklanmak istersiniz ya... İşte öyle zamanlarda izleyin bu filmi. Herşeyin para, makam, şöhret olmadığını çok ince bir dille anlatıyor size. Sanatı, müziği hayatına dahil etmiş insanların ne kadar farklı olduğunu hissettiriyor nazikçe.

İyi ki gitmişim, çok güldüm. Hatta daha film başlamadan başlıyorsunuz gülmeye:) Bu filme biraz iltimas da geçmiyorum değil. Ne yapalım Ege'nin doğal insanı harika.

Badem tiplemesi unutulur gider demişti sinema eleştirmenleri ama sanki gelecekte de izlenecek bu seri. Biraz Yeşilçam'ın komedilerini andırıyor. İlkinin müzikleriyle yakaladığı başarıyı yakalayamaz gibi geliyor bana ama "Dol Karabakır" yine de güzel.

Hayvanların kesildiği sahnedeki seslerinden rahatsız olmadım değil! Hayvanları için ağlayan birine "benim çocuğum kaybolmuş sen hayvanlarını düşünüyorsun" cümlesinden daha zekice bir replik beklerdim. Hayvanlara zarar verilmediğini bilsem de inanılmaz rahatsız edici geldi bana.

Film biraz aceleye gelmiş gibi ya da öncekilerin biraz tekrarı olmuş gibi. Eğer ilk ikisini izlemediyseniz özellikle ikinci filmi kaçırmayın. Ancak, bol bol kahkaha atmak ve güzel Ege sahillerindeki o güzel yaşamı görmek istiyorsanız kaçırmayın gidin mutlaka. İtiraf edeyim filmin sonunda şu köylerden birinde yaşasam ya diyor insan.



5 Ocak 2014 Pazar

Agora - İnsanlığın kadınla imtihanı


"Bizi birleştiren şeyler, ayıranlardan daha fazla..."

Bugün izlediğim bir haber beni yıllar öncesine götürdü. Haber, küçük bir şehirde yatılı yurtta kalan kız öğrencilerin, okullarına giderken civar sakinlerinin tacizlerine uğramaları sebebi ile yaptıkları protestoyu getiriyordu ekranlara... Kız öğrencilere yapılan sözlü saldırılar kulaklarımda canlandı birden. Liseyi yatılı okumuş bir kız öğrenci olarak, okula gitmek için bindiğim minibüste bir çok kez tanık olmuştum bu cümlelere... "Başımıza taş yağacak!" "Kız kısmının ne işi var yatılı okulda"
15 - 16 yaşlarında bir kız çocuğu bu sözleri duyunca ne yapar? Kulaklarını tıkar, bir an önce okula varmak için dakikaları sayar ve minibüsten iner inmez sığınır okuluna. Çalışır, çalışır, çalışır, ya sonra?!

Dün izledim 2009 yapımı, Amenabar'ın filmini... Çok geç kalmışım.

İnsanlık olarak çok geç kalmışız!

Bizim zamanımızdan 1600 yıl önce. Dile kolay 16 asır...

İnsan denilen bu varlık çok az yol almış o zamandan beri. Azınlığın ezildiği, farklı olanın dışlandığı, zayıf olanın kaybettiği, düşünenin öldürüldüğü bir insanlık tarihi... İnsanları din sistemleri içerisine sokup yönlendirmeye çalışanların değişmeyen öyküleri... Düşünmeyen, sorgulamayan, körükörüne inanan insanoğlu. "Söylediklerimi insan gibi mi anlıyorsunuz, yoksa koyun gibi kafanızı mı sallıyorsunuz?"

Tarihi vahşetle dolu bir gezegeni, uzaydan bakılarak gösterilen sahneler etkileyici bir anlatım. Bu sahne bana, Inconvenient Truth / Uygunsuz Gerçek belgeselini hatırlattı. O kadar güzel anlatıyor ki, evrenin merkezi sandığımız bu dünyanın aslında evrende gözle görülmeyecek kadar küçük bir yer olduğunu... Oysa ne kadar gereğinden fazla önemsiyor insanoğlu kendini...

Hypatia'nın hikayesi insanlığın kadınla imtihanını anlatıyor. Sözün bittiği yer Hypatia'nın sonu...

Hypatia, dünya yörüngesinin elips olduğunu ispatlıyor ama bilim çalışmalarından geriye hiç bir şey kalmıyor. 1200 yıl sonra bulunuyor Kepler tarafından bu bilimsel gerçek. Bunun gibi ne çok şey kaybediyor insanoğlu... Ne kadar geç kalıyor...

Şimdi durum farklı mı? Çok ilerledi mi insanoğlu? Bazı yerlerde belki ama cevabı Şefiye'nin daha önce benimle paylaştığı videoya bırakıyorum...

http://www.ted.com/talks/shabana_basij_rasikh_dare_to_educate_afghan_girls.html