İkincisinin çekimlerinden sonra 3. çekilmeyecek demişti Demirer ve Akbağ. İçimden vay be demiştim ve takdir etmiştim. Zirvede bırakacaklardı:) Bu sebeple son filme tepkiliydim ve gitmemeyi düşünmüştüm aslında ama komedi seyretmenin çekiciliği unutturdu herşeyi:)
Cuma akşamı iş çıkışı karar verdik Eyvah Eyvah 3'e gitmeye. Korupark'da 4 salonda oynuyor ve hiç boş yer yok! Haftanın yorgunluğu öyle çökmüştü ki, Cumartesi'ye erteledik sinema planını.
Bu filmin en başarılı yanı keşfettiği yer ve insanlar. Geyikli'yi ve candan, samimi insan tiplemelerini iyi ki keşfetmiş Ata Demirer. Sadeliğin içindeki zenginliği öyle güzel anlatıyor ki bu film.
Hani hayatın koşuşturmacasından bunalırsınız da bir sahil kenarında soluklanmak istersiniz ya... İşte öyle zamanlarda izleyin bu filmi. Herşeyin para, makam, şöhret olmadığını çok ince bir dille anlatıyor size. Sanatı, müziği hayatına dahil etmiş insanların ne kadar farklı olduğunu hissettiriyor nazikçe.
İyi ki gitmişim, çok güldüm. Hatta daha film başlamadan başlıyorsunuz gülmeye:) Bu filme biraz iltimas da geçmiyorum değil. Ne yapalım Ege'nin doğal insanı harika.
Badem tiplemesi unutulur gider demişti sinema eleştirmenleri ama sanki gelecekte de izlenecek bu seri. Biraz Yeşilçam'ın komedilerini andırıyor. İlkinin müzikleriyle yakaladığı başarıyı yakalayamaz gibi geliyor bana ama "Dol Karabakır" yine de güzel.
Hayvanların kesildiği sahnedeki seslerinden rahatsız olmadım değil! Hayvanları için ağlayan birine "benim çocuğum kaybolmuş sen hayvanlarını düşünüyorsun" cümlesinden daha zekice bir replik beklerdim. Hayvanlara zarar verilmediğini bilsem de inanılmaz rahatsız edici geldi bana.
Film biraz aceleye gelmiş gibi ya da öncekilerin biraz tekrarı olmuş gibi. Eğer ilk ikisini izlemediyseniz özellikle ikinci filmi kaçırmayın. Ancak, bol bol kahkaha atmak ve güzel Ege sahillerindeki o güzel yaşamı görmek istiyorsanız kaçırmayın gidin mutlaka. İtiraf edeyim filmin sonunda şu köylerden birinde yaşasam ya diyor insan.