Düşleri olmalı insanın ve bir de onların peşinden gitmeye cesareti...
Çağan Irmak duyguların derinlerden sıyrılarak gün yüzüne çıktığı bir film yapmış yine. Bir tutam sihirli altın renginde toz almış sanki savurmuş havaya, uçuşurlarken rengarenk görünüyorlar. Öyle karıştırıyor, öyle sözcüklerden yoksun bırakıyor film. Bir duygudan diğerine, bir renkten diğerine uçuşuyorsunuz.
Gitmek mi kalmak mı yorucu?
Abla olmak mı kardeş olmak mı aslolan?
Bağımlı olmak mı bağımsız kalmak mı zor?
İnsan ne kadar kırsa da kırılsa da en sevdiğine sığınıyor sanki ve aynı şekilde affediyor galiba. İki kardeşin öyküsünü sandıktan bulup çıkarmış gibi geliyor Çağan Irmak. Öyle önemli bir konuya da değinmiş ki aynı zamanda. Işıltılar içinde gördüğümüz hayatların ne kadar zor olduğunu hatırlatıyor. Oysa ne kadar kolay harcıyoruz insanları, hayatları.
Oyuncu seçimi çok güzel. O yıllarda sahnede olan Hümeyra'nın oluşu ayrı bir tad katmış, hepsi ama hepsi çok güzel oynamış. Ben filmin müziklerine bayıldım, şölen havasında adeta... Kenan Doğulu çok sıkı çalışmış, çok emek vermiş. Müziklerde zaman zaman ince bir sızı, heyecan ve bazen de umut.
Nasılsın kızım anlat bana hikayeni kimler üzdü gözlerini
Nasılsın kızım söyle bana kendini neler kırdı kalbini
O taze saçlarda kimlerin eli yaşlanmış dumanlı nefesleri
Hoyratça itişleri, görgüsüz asaletsiz üzüşleri
Sen neler neler çektin ben biliyorum
Dokunsam ağlarsın hissediyorum
Hüzün zamanı geçti onlar eskidendi bitti hepsi geçti
Kirli beyaz kedi yıkan gözyaşımla
Kurtul anılardan, sarıl yarınlara
Kirli beyaz kedi yıkan gözyaşımla