12 Haziran 2016 Pazar

Kör nokta: La Migliore Offerta


"Sana, sadece bana inanmış olsaydın ne kadar büyük bir sanatçı olabileceğimi hatırlatmak için, tablolarımdan birini göndereceğim."

Kör noktalarımız var... Hayatın kör anlarına denk geldiği an zifiri bir karanlığın içine çekildiğimiz...

Bakarkör, ne güzel ifade etmiş atalarımız. Tüm gerçek gözümüzün önünde olur da, kör noktalarımıza denk gelmişse fısıldamaz bile kulağımıza...

Gerçek ile sahtenin iç içe geçtiği bir dünya mıdır? Her sahtenin içinde karşı konulmaz şekilde gizlenmiş bir gerçek var mıdır?

"İnsani duygular da sanat gibidir. Taklit edilebilirler. Gerçek görünürler, ancak aslında taklittir. Neşe, acı, nefret... Hastalık, iyileşme... Aşk bile..."

Birini iyileştirebileceğine inanma egosu zalimce ele geçirir benliğini. Gerçek, gerçek, gerçek aşk...

Bu filmin içine sanatın muhteşem dünyası gizli. Tablolar, antikalar ve müzikler. Ah, o müzikler... Şölen gibi, ziyafet gibi.

Geoffrey Rush her zamanki gibi sanki sadece o rol için doğmuşçasına oynuyor. Mimikleri, sesi, duruşu, duyguları, her şeyle Virgil sanki.

Tutkusunun tutsağı olmanın hikayesi bu film.

Gizemli, umutsuz, boşlukta kalmış gibi.